NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْوَهَّابِ
بْنُ عَبْدِ
الرَّحِيمِ
الدِّمَشْقِيُّ
حَدَّثَنَا
مَرْوَانُ
عَنْ هِلَالِ
بْنِ عَامِرٍ
الْمُزْنِيِّ
حَدَّثَنِي
رَافِعُ بْنُ
عَمْرٍو
الْمُزْنِيُّ
قَالَ
رَأَيْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَخْطُبُ
النَّاسَ بِمِنًى
حِينَ
ارْتَفَعَ
الضُّحَى
عَلَى بَغْلَةٍ
شَهْبَاءَ
وَعَلِيٌّ
رَضِيَ اللَّهُ
عَنْهُ
يُعَبِّرُ
عَنْهُ
وَالنَّاسُ بَيْنَ
قَاعِدٍ وَقَائِمٍ
Râfi b. Amr el-Müzenî
dedi ki:
Ben Resûlullah
(S.A.V.)'i Minâ'da kuşluk vakti boz bir dişi katır üzerinde halk'a hitab
ederken gördüm. Ali (r.a.) da O'ndan (işittiklerini yüksek sesle uzaktakilere)
aktarıyordu. Halkın kimisi ayakta kimisi de oturmakta idi.
İzah:
Beyhakî,
es-Sünenu'l-kübrâ, V, 140.
1954 numaralı hadis-i şerifte Resûlullah
(S.A.V.)'in, bayramın birinci gününde irad ettiği hutbesini "el-Adbâ"
isimli devesi üzerinde irad ettiği ifâde edilirken bu hadiste o günkü hutbeyi
boz bir dişi katır üzerinde irad ettiğinin ifâde edilmesi bu iki hadis arasında
bir çelişki bulunduğunu göstermez. Çünkü o gün Resûlullah'ın birden fazla hutbe
irad etmiş olması mümkündür. Zira o sene Minâ'da 130.000 hacı adayı bulunuyordu
ve hac tatbikatıyla ilgili açıklamalara her zamankinden daha çok muhtaçtılar.
Her ne kadar Resül-i Ekrem'in konuşmasını belli aralıklarla yerleştirilen
görevliler anında tekrarlayarak dalga dalga daha uzaklara iletiyorlar idiyse
de, bu kadar büyük bir kalabalığın bütün konuşmaları eksiksiz olarak işitmeleri
mümkün değildi. Bu sebeple o gün hutbelerin tekrar tekrar okunmasına şiddetle
ihtiyâç vardı. Bu bakımdan Resûl-i Ekrem'in birçok defalar hutbe okumuş olması
ve her hutbeyi de ayrı bir hayvan üzerinde okuması gayet tabiîdir.
Metinde geçen
"kuşluk vakti" kelimesi Hz. Nebiin bu hutbesini zeval vaktinden önce
okuduğunu gösterir ki bu da "Hutbeler ancak öğle namazından sonra
okunabilir, bundan sadece Arafe günü Nemire Mescidinde okunan hutbe
müstesnadır. Çünkü o mescidde biri öğle namazından önce biri de sonra olmak
üzere iki hutbe okunur" diyen Şafiî ulemasının aleyhine bir
delildir.[Sehârenfûrî, Bezlu'l-mechûd, IX, 269.]